Adam hırsızlık yaptı, halkın parasını çaldı. ‘ Bu doğru değil’ dedin.. Adam cinayet işliyor cinayet! Hala bu doğru değil diyorsun. Sıra sana gelince ne diyeceksin? Böyle bir totaliter ideolojiye ve onun kurmakta olduğu devlet ve toplum sistemine, zaten reddettiği sistemin ilkelerine dayanarak mücadele etmeye kalkmak, kendini baştan yenilgiye mahkûm etmektir. Bu muhalefet anlayışını sürdürmek, bundan sonra diktatörlüğü meşrulaştırmak anlamına gelecektir..
YSK yasaları çiğnedi..
AKP’li temsilcinin başvurusu üzerine, CHP ve HDP’nin itirazına rağmen seçim yasasının 98. ve 101 maddelerini çiğneyerek sandık kurulu mührü olmayan oy pusulalarının geçerli sayılmasına karar verdi. YSK başkanı bu yasadışılığı açıkça savundu ve referandum sonucunu Evet kazandı diye açıkladı.
Mühürsüz oy pusulalarının toplamının 1 milyon 200 bin civarında olduğu tespit edildi. Evet ve Hayır oyları arasındaki fark ise 1.5 milyon!
Mühürsüz oy pusulaları demek, sandıklara mükerer oy atılması demek.. Yani adamlar hazırlıklarını yapmışlar ve bu hazırlığa göre de YSK’dan karar çıkartmışlar!
Sadece bu mu..
YSK Başkanı, ayrıca bir çok yerde kanunda belirtilen TERCİH mührü yerine EVET mührünün kullanıldığını ama bunu da kabul ettiklerini açıkladı. Fakat neden iki mühür kullanıldığının açıklaması yok. EVET mühürleri hangi yetki ve kurala dayanarak kullandırılmıştır. Cevabı yok..
Neymiş, seçmenin kabahatı yokmuş!
İşte bu sonuca dayanarak utanmadan balkon konuşması yaptılar.. Zafer ilan ettiler.. Arıtk Türkiye’nin demokratikleştiğini ilan ettiler.
Birincisi, bu göz göre göre bir HİLEDİR!. Dolayısıyla halkın iradesinin gaspıdır. Gerek YSK başkanı ve gerekse YSK’nın yasadışı kararını benimseyerek zafer ilan eden başbakan, cumhurbaşkanı halkı birbirine karşı kin ve düşmanlığa teşvik eden bir tutum içine girmişlerdir.
İki gün önce yandaş anketçi Adil Gür % 60 evet çıkardı. RTE ardından anketlerle ilgili ilk kez oran verdi: % 55-60 dedi..Oylama sonuçlarının geldiği ilk saatlerde, RTE’ye kul olan Adil efendi, çıktığı yandaş kanallarda tahmini için tebrik ediliyordu! Hayir oyları yığınla geldikçe Adil toz oldu..
Bu manipülasyona yönelik çok katlı büyük bir tezgahın yürürlüğe sokulduğunu gösteriyor. Adi-l’in yüzde 60 çıkarması ve RTE’nin yüzde 55-60’ı telefüz etmesi.. Anadolu Ajansının buna uygun manipülasyonu.. Hayır'ın önde çıktığı anlaşılınca da hileye YSK kılfı geçirdiler.
Demokrasinin, özgürlüklerin, cumhuriyetin evrensel ilkelerinin yok edilmesinin fermanı olan bu sonucu hayır diyen hiç kimse sineye çekemez. İran’dan daha beter, işıd zihniyetli bir rejimin kurulmasına rıza göstermek, dolayısyla, birey olmanın içerdiği bütün hak ve özgürlüklerden vazgeçmek, ölüme razı olmak demektir.
Hayır cephesinde yer alan her siyasi özne, halkın iradesini gaspeden bu bölücü-faşist çetenin referandum hilesini ve darbesini reddettiğini açıklamalıdır. İrademize sahip çıkmanın ilk adımı budur. Direniş buradan filizlencektir.
Bu referandum başından beri demokrasiye karşı, çoğunluğa dayanarak halkın diğer kesimi üzerinde faşist diktatörlük kurma savaşının bir aşması olarak gündeme getirildi.. Var olan demokrasiyi tepe tepe kullandılar, bundan sonra milli irade dedikleri kütleyi tekme-tokat hizaya getirecekler.. Yüzelli yıllık modernleşme ve demokrasi birikimini, denyimini hafızasından silecekler.
Uzatmaya gerek yok.. Ne olacağını, 'Evet çıkarsa ne olur? başlıklı önceki yazımda anlattım..
(http://www.politez.com/detail/mehmet-ozgen/7761/distopya-evet-cikarsa-ne-olocak)
Bu herhangi bir referandum değil.. Rejimi değiştirmeyi hedefleyen bir anayasa referandumu. Terslik şurada ki, 82 darbe-anayasasında parlamentoda herhangi bir anayasa maddesini değiştirmek için 550 vekilin 367’sinin oyunu almak, yani üçte-iki çoğunluk sağlamak gerekirken referandum yoluyla rejimi değiştirmek için salt çoğunluk yeterli görülmüş. 12 Eylül rejiminin demokrasi güçlerine kurduğu tuzak bugün hedefine ulaşmıştır.
Siyasal ve toplumsal yaşam biçimini kökten değiştirecek içerikte bir anayasa ile ülkenin rejimini değiştirmek salt çoğunlukla (50 artı 1 ile ) olamaz.. Bunun üzerinde bir toplumsal uzlaşma kurulamaz.. Bu değişiklikle toplumsal mutabaatın altına dinamit konulmuştur..
Şunu görmek gerekir ki, halkın 7 Haziran seçimlerinde ortaya koyduğu gibi diktatörlüğe karşı direnme eğilimi var ortada.. Nasıl 7 haziran seçimleri Kontr-gerillanın adamı olduğu kendi cenahından da dillendirilen Devlet Bahçeli'nin halkın iradesine karşı ihanet çizgisini gündem sokup RTE ile ittifaka girmesi sonucu ortadan kaldırıldıysa, şimdide, aslında açıkladığım gibi, evrensel hukuk ve asgari burjuva demokrasisi ilkelerine uymadığı halde, OHAL'ın olağanüstü baskı ve tehditine rağmen, kabul edilen refendumun ortaya koyduğu iradeyi de yok saymaktadırlar..
AKP-MHP ittifakının özellikle İstanbul, İzmir, Ankara, Diyarbakır, Antalya, Mersin, Muğla ve Van gibi büyükşehirler başta olmak üzere pek çok kentte yenildiğini ve Türkiye’de demokrasi, özgürlük, eşitlik ve barış isteyenlerin kazandığını bizlere net bir şekilde göstermiştir. Kürt illerinde özellikle abluka altında kalan kentler başta olmak üzere yüksek orandaki Hayır, Kürt halkının siyasi iradesine sahip çıktığının açık göstergesidir. Kimse bundan sonra, kampanyanın başlarında hala dillendirilebildiği gibi, Kürt hareketini pazarlıkların içindeymiş gibi gösteremeyecektir. Ve Kürt hareketinin, demokratların, sosyalistlerin HDP'si Hayır cephesinin ana bileşenidir..
Kürdü Türkü, halk iradesini ortaya koydu, demokrasi ve özgürlükten yana tercihini gösterdi. Şimdi görev Kılıçdaroğlu’nun deyişiyle, ‘siyaset kurumu’nundur.
Buyurun halkın iradesine sahip çıkın.. Hadi buyrun.. 90 yıllık cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkın.. Bildirgenizde yer alan 4.cü devrime, demokrasi ve özgürlük’ devirmine öncülük edin.
Ama Ey Kılıçdaroğlu.. Adam hırsızlık yaptı, halkın parasını çaldı. ‘Bu doğru değli’ dedin.. Adam cinayet işliyor cinayet! Hala bu doğru değil diyorsun. Sıra sana gelince ne diyeceksin?
Neye göre doğru değil? Adam zaten senin doğruluk ölçütün demokratik hukuk sistemini, onun inkarı demek olan siyasal islamın kaidelerine dayanarak reddediyor, yok etmeye çalışıyor. Böyle bir totaliter ideolojiye ve onun kurmakta olduğu devlet ve toplum sistemine, zaten reddettiği sistemin ilkelerine dayanarak mücadele etmeye kalkmak, kendini baştan yenilgiye mahkûm etmektir. Bu muhalefet anlayışını sürdürmek, bundan sonra diktatörlüğü meşrulaştırmak anlamına gelecektir..
AKP'nin cumhurbaşkanı ne diyor: ''Kimse sonuçları küçümsemeye ve geçersiz saymaya kalkmasın, onların haberi yok ama atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti”
Bu cümlede, demokrasinin, hukukun, ahlakın bir zerrecik izi, gölgesi var mı acaba? Tam aksine gaspın küstahça ikrarı var..
**
Yazıyı, 12 Nisan’da Başkanlık kimin projesi, vatan hayini kim -Distopya: Evet çikarsa ne olur?’’ başlığı ile yazdığım yazıdan bir paragrafı aktararak bağlıyorum:
‘’Ben evet ve hayır oylarının, eğer savaş çıkarmak gibi olağanüstü bir durum olmazsa, bıçak sırtında olacağını, yani ya % 51 hayır, % 49 evet, ya da tersi çıkacağını bekiliyorum. Evet’in % 51 cıvarında çıkması demek, İslamcı-Türkçü faşist cephe için Pirus zaferi benzeri bir sonuç olacaktır ki, bu aslında eşit olmayan koşullarda yarışan Hayırcılar için % 55 demektir. Çünkü yeni yeni seçim hileleri, özellikle kürt illerinde HDP'li seçmenlerin oy kullanmasını engelleme taktikleri gündemdedir.
Muhalefet, ilk günlerden itibaren, stratejisini böyle bir kavrayış temelinde kurar, çok katmanlı geniş bir cephe örgütlenmesini hayata geçirmeye çalışır ve demokratik cumhuriyete ulaşmak için Kurucu Meclis’i (1) şiar edinen bir sttrateji izlerse faşizmi yenmenin yolu açılabilir.’’
Yazarın Dİğer Yazıları
Yeni-Osmanlı Galaksi İmparatorluğu:)
13 Şubat 2021Demokrasi Manifestosu, Geçici Hükümet’le Erdoğan’sız seçim!
11 Aralık 2020Seçimler Amerikan toplumundaki yarılmayı açığa çıkardı
11 Kasım 2020Egemen paradigmanın içindeki ‘Muhalefet’
3 Eylül 2020Devletin emperyalist siyaseti, faşizm ve Kürt sorunu
8 Temmuz 2020Dayanışma
21 Mayıs 2020AKP-MHP’li vekiller deyyusların ‘siyasi’ temsilcileri mi?
16 Nisan 2020Cumhuriyeti mi, tasfiyesini mi kutluyorsunuz!
31 Ekim 2019Marksist Devrimci olarak Mihri Belli
16 Ağustos 2019Cumhur ittifakı değil Cürüm ittifakı
13 Mayıs 2019İkili kriz: hem iktidar hem muhalefet
27 Şubat 2019Diktatörlüğün Sonbaharı
24 Haziran 2018Türkiye yol Ayrımında
2 Mayıs 2018HDP Kongresi..
11 Şubat 2018CHP kurultayı, faşizm ve savaş
6 Şubat 2018RTE olsa olsa Herkül’üyle henüz karşılaşmayan Cacus olabilir
23 Aralık 2017Ecevit ve Kılıçdaroğlu
15 Haziran 2017Distopya*: Evet çıkarsa ne olocak?
12 Nisan 2017Ey Fravun'a iman edenler!
25 Aralık 2016Efendisiz-vesayetsiz-demokratik cumhuriyet için Kurucu Meclis
10 Ağustos 2016'Uzun Bıçaklar Gecesi' ve İç savaş provası
18 Temmuz 201614 Haziran 2016
Diktatörlüğe karşı Halk Devrimi
25 Nisan 2016'Devrim ve karşı-devrim'
18 Ocak 2016Nuray Mert ve ‘Faydalı salaklık’
11 Ocak 2016'Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı’
31 Ekim 2015Bir de kalkmış herkesi 'sağduyulu olmaya davet' ediyor..
10 Ekim 2015Asıl Şerefsizler kimlerdir, halka, devrimcilere ve demokratlara karşı nasıl savaşırlar
9 Ağustos 2015’Ağlamak Bazı acılarda yetmez Bazı ölümlere’
23 Temmuz 2015Dilipak: Cinsel olarak tahrik ediliyoruz / Eşcinselliği Osmanlıyı geri getirmek isteyenler kışkırtıyor
4 Temmuz 2015Kendi tanrısına bile ihanet eden adam..
6 Haziran 2015AKP Faşizmi, ant-faşist cephe, HDP, BHH ve CHP
5 Ocak 2015Erdoğan ve AKP, Zaman Gazetesi ve Samanyolu Televizyonuna el koyacak..
15 Aralık 2014Ya Kobane ya barbarlık!
14 Ekim 2014Gezi İsyanı Türkiye'nin 1905'idir
25 Temmuz 2014CHP’nin BOP’un resterasyonuyla uyumlu stratejisi
26 Haziran 2014'Yeni Türkiye' Soma madeninin altında kaldı..
2 Haziran 2014BDP/HDP Cumhurbaşkanlığı seçimi Için ne diyor?
6 Nisan 2014En uzun gün ve olasılıklar
30 Mart 2014HDP, CHP'nin oylarını mı bölüyor?
27 Mart 2014İsyanın adı Berkin-
12 Mart 2014'Paralel devletler', koku-tutulması ve devrimci kopuş
19 Ocak 2014Devlet ikiye mi bölündü yani?
17 Aralık 2013Marksist Devrimci olarak Mihri Belli
15 Aralık 2013Erdoğan-Barzani ittifakı: 'İslam' kardeşliği
17 Kasım 2013Cumhurbaşkanı ve başbakanıyla devletin linç girişimi!!
7 Eylül 2013'Kimyalı' mı 'Kimyasız' mı?
30 Ağustos 2013Başka coğrafyanın çocukları: Rojavalı çocuklar
6 Ağustos 2013Muhalefet, Direnişin açtığı yoldan yürümeli, anayasa görüşmelerinden çekilmelidir
16 Temmuz 2013Yanıyor insanlık hâlâ!
1 Temmuz 201325 Haziran 2013
Belli ki, geldiğiniz gibi gitmeyeceksiniz!
15 Haziran 2013'Bir kaç çapulcu' kim?
2 Haziran 2013İlle de Roboski!!!
6 Ocak 2013'Eğitimin paradigmasını değiştiriyoruz' demek, laikliğin tasfiye ilanıdır
3 Aralık 2012Cumartesi.. Cumartesi..
25 Kasım 2012Ruhu alçalan toplum
29 Ekim 2012Tezkere provokasyonu
4 Ekim 2012Alçaklığın dayanılmaz irtifası..
24 Ağustos 2012Aygün neden kaçırıldı?
13 Ağustos 2012Savaş kışkırtıcılığı suçtur!
23 Temmuz 2012CHP Kurultayı ve Devrimci Cumhuriyet
16 Temmuz 2012Mızrağın ucundaki 'Islam' ve biyopolitiği
12 Haziran 2012'Ceddin deden, neslin baban..'
19 Mayıs 2012Post-modern darbeden postmodern faşizme -Faşizm yargılıyor
17 Nisan 2012Post-modern darbeden postmodern faşizme
16 Nisan 2012Bu başbakan kimin başbakanı?
14 Mart 2012Devlet iktidarının yeniden paylaşım savaşı
14 Şubat 2012Dersim, CHP ve Faşizm
29 Aralık 2011Kürt sorununda 'Osmanlı'da oyun çok'
27 Ekim 2011Adını siz koyun..!
8 Ekim 2011“Laiklik kesinlikle ateizm değildir” Öylemi?
27 Eylül 201190’nında devrimci delikanlı*
18 Ağustos 2011Yanıyor insanlık hala!
3 Temmuz 2011Türkiye Dönüm Noktasında
31 Mayıs 2011