"Söz bitti" gerçekten.. Bu söylem neredeyse slogana dönüştü.. Adaletsizlik ve zulüm karşısında öfkemizin kabardığı her defasında, her acımızda tekrarladığımız.. Ve tekrarladıkça unutuşa dönüşen..
Mehmet ÖZGEN
Gereğini yapmadıkça unutuşa dönüşür her söz, her yemin.. Sevgiliye verilen bir söz gibidir her and: tutulmadıkça, kirletir ruhu, tükenir aşk..
Siyasal İslam adına bir toplumun etik ve ahlaki değerlerinin nasıl çökertilmekte olduğuna kafa yoruyordum.. Direniş ruhunun dalga dalga yayılmadığı bir toplum.. Bir kedinin bokunu örtme becerisine bile sahip olmayan yeni muktedirlerin ortaya saçılan pislik ve rezaletleri deryasında kulaç atan bir toplum çökmeye mahkumdu.. Yalanlardan "gerçek" üretenleri, onun saf inançlarına bulandırarak nutuk atanları meydan meydan bağrına basan bir toplum şiddetten başka bir şey üretemezdi.. Sadakayla terbiye edilmişlerdi. Ruhsuz dünyanın ruhunda kaybolmuş, imparatorun parmak işaretiyle coşan arenadaki bir kalabalıktılar yalnızca. insanın ilkel peltemsi haline irca eden bir kalabalık. Faşizmin kitle tabanı işte böyle bir şeydi..
Konformizmin her çeşidine bulanan, alçaklıkları seyreden, ruhları yaşlanan, kapitalizmin soğuk sularında vicdanları kararan, zihinleri kurulu düzenin çitlerine kilitlenmiş aydınlarının ihanetine uğrayan bir toplum çökmeye mahkumdu. Paranın tapınağında özgürlüğü bir boyunduruk ve bir kelepçe gibi taşıyanlardı onlar..
Faşist saldırıları, linç girişimlerini yazacaktım.. Urla'da, Aksaray'da, Giresun'da, Ordu'da ve Fethiye'de.. Halkların kardeşlik ve bir arada yaşama arzusunun bayrağını, kavgasını ülkenin dört bir yanına taşıyan her kim olursa omuz vermektir aslolan.. Ve şart olan, birleştirmektir Fıratın iki yakasını.. İddiasının bu olması yeterli sebeptir.. Susanlara, omuz vermeyenlere, yalnız bırakanlara bir çift lafim olacaktı..
Ve devrim, vaktinin geldiğini hiç bir zaman bildirmiyecekti.. Bugün erken yarın geçti.. Sen inanmazsan eğer ve devrim olmazssan bizzat, görünmeyecekti. Halk blokunun nüvesi olarak görünmüştü ancak bulamadı Gezideki ocakta demiri tavında döven ustalarını.. En kötü koşulların, en büyük tehlikelerin içinde o ateşi farkedenler alıp yürüyecekti bundan sonra..
Sonra Berkin geldi.. Sevginin o eşsiz gülüşüyle.. Gezinin çocuğu 269 gün direnmişti.. Ve o yalancı peygamberin suratının ta ortasına dikti isyan bayrağını..
Söz bitmişti..
İsyanın adı Berkin'di.. O nasıl 269 gün sımsıkı tutunmuşsa hayata, şimdi biz de isyana tutunacağız o genç inatla..
Çocuklar vardı, yüz bin euroluk teknesi için ağlıyordu..
Ve bir sabah vakti ekmeğe giden bir çocuk vardı, milyonları ağlatıyordu.. Aynı yaştaydılar. Bedenine 13 kurşun isabet eden Uğur da aynı yaştaydı.. Çöp toplayan babasına yardım ederken, başı dönüp araba altında can veren Medine de..
Çok çıplaktı herşey.. Berkin gösterdi olanca safligi ile..
Hatırlarmısınız bilmem.. Amerikan emperyalizminin Vietnam halkına giriştiği savaşta direnişi kirmak için yaptığı katliamlardan biriydi My Lai.. Dünya halklarının vicdanını isyan ettiren katliamın karelerinden birinde Amerikan askeri tüfeğini Vietnamlı kadının yüzüne dayamıştı.. Nick Ut adlı gazetecinin çektiği ‘My Lai' adli bu fotoğrafın Vietnam savaşının sona ermesinde rol oynadığı söylenir. Hatta bu yüzden 'tarihte ilk defa bir savaşın sonucu savaş alanında değil, gazete sayfalarında ve hepsinden önemlisi televizyon ekranlarında belirlendi' diye yazılmıştır.. Vietnamlı kadının acılı ve ama vakur yüzü tarihin akışını değiştiren bir etki yaratmıştı..
Berkin'in yüzü işte böyle bir tarihsel an'ın imgesidir, şimdi kocaman bir vicdana dönüşen.
Kimliği ayan beyandı katilin..
Yok etmişti inceliği, aklı kurşuna dizdirmişti..
Dövüşe dövüşe yürünecekti artık.. Evlatlarımız için.. Onurumuz için, En az namussuzlar kadar cesur olup gidilecekti üstüne düzenin..
Gideceğiz.. Başlarına yıkacağız..
Çünkü yaşayamayız başka türlü..
Ali İsmail'in, Ethem'in, Abdullah'ın, Ahnet'in, Mehmet'in, Medeni'nin, Hasan Ferit'in ve Berkin'in annelerini duymazdan gelebilir miyiz? Göğe yükselen ağıtlarına kapatabilir miyiz yüreklerimizi?
Berkin'in imgesi ağabeylerini, ablalarını, kardeşlerini, ülkenin vicdanı: emekçilerin, yoksulların, tüm ezilenlerin öfkesi olmaya çağırıyor...
Ve sadece vicdanlarımızın isyanı değildir bu..
Aklın isyanı için de vakit tamamdır artık..
Yazarın Dİğer Yazıları
Demokrasi Manifestosu, Geçici Hükümet’le Erdoğan’sız seçim!
11 Aralık 2020Seçimler Amerikan toplumundaki yarılmayı açığa çıkardı
11 Kasım 2020Egemen paradigmanın içindeki ‘Muhalefet’
3 Eylül 2020Devletin emperyalist siyaseti, faşizm ve Kürt sorunu
8 Temmuz 2020Dayanışma
21 Mayıs 2020AKP-MHP’li vekiller deyyusların ‘siyasi’ temsilcileri mi?
16 Nisan 2020Cumhuriyeti mi, tasfiyesini mi kutluyorsunuz!
31 Ekim 2019Marksist Devrimci olarak Mihri Belli
16 Ağustos 2019Cumhur ittifakı değil Cürüm ittifakı
13 Mayıs 2019İkili kriz: hem iktidar hem muhalefet
27 Şubat 2019Diktatörlüğün Sonbaharı
24 Haziran 2018Türkiye yol Ayrımında
2 Mayıs 2018HDP Kongresi..
11 Şubat 2018CHP kurultayı, faşizm ve savaş
6 Şubat 2018RTE olsa olsa Herkül’üyle henüz karşılaşmayan Cacus olabilir
23 Aralık 2017Ecevit ve Kılıçdaroğlu
15 Haziran 2017Son darbe
17 Nisan 2017Distopya*: Evet çıkarsa ne olocak?
12 Nisan 2017Ey Fravun'a iman edenler!
25 Aralık 2016Efendisiz-vesayetsiz-demokratik cumhuriyet için Kurucu Meclis
10 Ağustos 2016'Uzun Bıçaklar Gecesi' ve İç savaş provası
18 Temmuz 201614 Haziran 2016
Diktatörlüğe karşı Halk Devrimi
25 Nisan 2016'Devrim ve karşı-devrim'
18 Ocak 2016Nuray Mert ve ‘Faydalı salaklık’
11 Ocak 2016'Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı’
31 Ekim 2015Bir de kalkmış herkesi 'sağduyulu olmaya davet' ediyor..
10 Ekim 2015Asıl Şerefsizler kimlerdir, halka, devrimcilere ve demokratlara karşı nasıl savaşırlar
9 Ağustos 2015’Ağlamak Bazı acılarda yetmez Bazı ölümlere’
23 Temmuz 2015Dilipak: Cinsel olarak tahrik ediliyoruz / Eşcinselliği Osmanlıyı geri getirmek isteyenler kışkırtıyor
4 Temmuz 2015Kendi tanrısına bile ihanet eden adam..
6 Haziran 2015AKP Faşizmi, ant-faşist cephe, HDP, BHH ve CHP
5 Ocak 2015Erdoğan ve AKP, Zaman Gazetesi ve Samanyolu Televizyonuna el koyacak..
15 Aralık 2014Ya Kobane ya barbarlık!
14 Ekim 2014Gezi İsyanı Türkiye'nin 1905'idir
25 Temmuz 2014CHP’nin BOP’un resterasyonuyla uyumlu stratejisi
26 Haziran 2014'Yeni Türkiye' Soma madeninin altında kaldı..
2 Haziran 2014BDP/HDP Cumhurbaşkanlığı seçimi Için ne diyor?
6 Nisan 2014En uzun gün ve olasılıklar
30 Mart 2014HDP, CHP'nin oylarını mı bölüyor?
27 Mart 2014'Paralel devletler', koku-tutulması ve devrimci kopuş
19 Ocak 2014Devlet ikiye mi bölündü yani?
17 Aralık 2013Marksist Devrimci olarak Mihri Belli
15 Aralık 2013Erdoğan-Barzani ittifakı: 'İslam' kardeşliği
17 Kasım 2013Cumhurbaşkanı ve başbakanıyla devletin linç girişimi!!
7 Eylül 2013'Kimyalı' mı 'Kimyasız' mı?
30 Ağustos 2013Başka coğrafyanın çocukları: Rojavalı çocuklar
6 Ağustos 2013Muhalefet, Direnişin açtığı yoldan yürümeli, anayasa görüşmelerinden çekilmelidir
16 Temmuz 2013Yanıyor insanlık hâlâ!
1 Temmuz 201325 Haziran 2013
Belli ki, geldiğiniz gibi gitmeyeceksiniz!
15 Haziran 2013'Bir kaç çapulcu' kim?
2 Haziran 2013İlle de Roboski!!!
6 Ocak 2013'Eğitimin paradigmasını değiştiriyoruz' demek, laikliğin tasfiye ilanıdır
3 Aralık 2012Cumartesi.. Cumartesi..
25 Kasım 2012Ruhu alçalan toplum
29 Ekim 2012Tezkere provokasyonu
4 Ekim 2012Alçaklığın dayanılmaz irtifası..
24 Ağustos 2012Aygün neden kaçırıldı?
13 Ağustos 2012Savaş kışkırtıcılığı suçtur!
23 Temmuz 2012CHP Kurultayı ve Devrimci Cumhuriyet
16 Temmuz 2012Mızrağın ucundaki 'Islam' ve biyopolitiği
12 Haziran 2012'Ceddin deden, neslin baban..'
19 Mayıs 2012Post-modern darbeden postmodern faşizme -Faşizm yargılıyor
17 Nisan 2012Post-modern darbeden postmodern faşizme
16 Nisan 2012Bu başbakan kimin başbakanı?
14 Mart 2012Devlet iktidarının yeniden paylaşım savaşı
14 Şubat 2012Dersim, CHP ve Faşizm
29 Aralık 2011Kürt sorununda 'Osmanlı'da oyun çok'
27 Ekim 2011Adını siz koyun..!
8 Ekim 2011“Laiklik kesinlikle ateizm değildir” Öylemi?
27 Eylül 201190’nında devrimci delikanlı*
18 Ağustos 2011Yanıyor insanlık hala!
3 Temmuz 2011Türkiye Dönüm Noktasında
31 Mayıs 2011