Bu iktidara karşı direniş anayasal bir haktır ve meşrudur. Ait olduğu yere, tarihin çöplüğüne gönderilmesi yaşamsal olduğu kadar artık ahlaki bir sorundur. Fezlekesini yazmanın zamanı çoktan geçti bile..
İnfaz yasası koronavirüse karşı önlem olarak gündeme getirilmişti. Ancak yasanın "eşitlik ilkesini” çiğneyerek yapılması düzenlemeyi “doğrudan yaşam hakkı ihlali”ne dönüştürdü.
Cumhur ittifakı, intikam hırsıyla İktidara muhalefet edenleri, gerçekleri yazanları, hak arayanları, yani siyasetçileri, gazetecileri, akademisyenleri, öğrencileri kapsam dışı bıraktı.
Onlara sizin yaşam hakkınızı takmıyorum, ölün! mesajı verdi.
Onların yaşamaya hakkı yok.
Kimlerin var peki?
Gaspçıların, hırsızların, yolsuzluk yapanların, devleti soyanlarin, rüşvetçilerin; Alaattin Çakıcı, Kürşat Yılmaz gibi mafya liderlerinin, Çiftlikbank dolandırcısı tosuncukların..
Ve en önemlisi, çocukları fuhuşa teşvik edenlerin, yani pezevenklerin, cinsel şiddet suçu işleyenlerin, çocuk istismarcılarının, tecavüzcülerin..
Geçici 9. madde 4. fıkrasında düzenlenen bir hükümle, kadına cinsel saldırı ve çocuğun cinsel istismarı suçları ile uyuşturucu suçları yönünden 2/3 infaz uygulanması sağlandı. Salgın günlerinde kadına yönelik şiddetin yüzde-30 arttığı, Ceren Özdemir’i öldüren psikopatın hapishane kaçkını olduğu biliniyorken hem de.
AKP ve MHP'ye göre bunların yaşam hakkı kutsal. Bu düzenlemeye dahil edemedikleri ama yeni bir tasarı hazırladıkları 13 yaşındaki kızların cinsel istismara ve zorla evlilik şiddetine maruz bırakılması suç değil.
‘Koronavirüsten daha tehlikeli’ bu canlıları salgından korumak elzem!
Ama Selahattin Demirtaş, Figen Üstündağ, Osman Kavala, binlerce HDP üye ve yöneticisi, gasp edilmiş belediyelerin eşbaşkanları..gazeteciler..
Onlar ölmeyi hak ediyor!
Açıkçası, idam cezasını getiremedikleri için, onları koronavirüse havale ediyorlar.
Virüs de Allah'ın lütfu onlar için..
Yani namuslular, halka gerçekleri anlatanlar, halkın çıkarları için susmayanlar, adalet, eşitlik ve özgürlük için mücadele edenler içerde kalacak.
Erdoğan'ın 'kamu vicdanını dikkate alarak yeni infaz düzenlemesiyle sistemin işleyişini daha adil bir hale getirmeyi amaçladık' derken buradaki ''vicdan ve adalet'' onları dışlıyordu.
Onun vicdan ve adaleti yurttaşlara karşı suç işleyenleri içeriyordu, her türlü namussuz ve pezevenk-deyyus serbest kalacaktı..
Onların ''devletin ve toplumun kendilerine olan güvenlerini boşa çıkarmayacağına'' inanıyordu.
**
AKP ve MHP’li vekiller, başta kadın örgütleri olmak üzere sivil toplum örgütlerinin, siyasi partilerin, baroların uyarı ve itirazlarına rağmen, bunların serbest kalmasına karar veriyorsa..
Bu iş siyasetin ötesinde bir sorundur.
Çünkü çocuk istismarı ve cinsel suçlar, siyasi bir konu değil, toplumun her kesimini kapsayan bir sorunudur. Toplumun ruh sağlığı ve genel ahlak ile, hemen her inancın çelişmediği evrensel etik normları ile ilgilidir.
Çocuklar söz konusu olduğunda, ''sayın'' vekillerin bu kararı ülkenin ve toplumun geleceğini de belirleyen bir tutum olmaktadır.
Bu durumda, dindar ve mukadessatçı AKP'li, MHP'li vekillerin, yani toplumun yarısına yakın bir nüfusu temsil edenlerin bu tutumu siyasi midir, yoksa kadını her halükarda mutlak bir köle haline getirmeyi hedefleyen IŞİD’çi sapkın bir ideolojiyi mi yansıtmaktadır?
Bu vekiller onca uyarı ve tepkiye rağmen neden tecavüzcülerin, pezevenklerin affı için cansiperane mücadele verdiler?
Tasarı Mecliste oylanıp kabul edildikten sonra AKP'li milletvekilleri, Meclis Başkanının uyarısına rağmen sosyal mesafe kuralına aldırış etmeden mecliste hatıra fotoğrafı çektirdiler.
Bir zafer mi kazanmışlardı ki, önemli bir muharebeden çıkmış muzaffer komutanlar edasıyla fotoğraf çektiriyorlar, enfekte olma riskine aldırış etmeyerek?
MHP genel başkanı Devlet Bahçeli’yi hasta yatağından kaldırıp getiren, Erdoğan'ın övgüsüne mazhar eyleyen ne tür bir vatan vazifesiydi?
Çocuk istismarcıları ile, pezevenklerle bu özdeşlik seremonisi neden?
Af yasasına göre 'cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı suçu, reşit olmayanla cinsel ilişki suçu, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçu dolayısıyla hapis cezasına mahkum olanlar için koşullu salıverilme oranı dörtte üç olarak uygulanacakmış.
Sanki bunlar müebbetlikmiş de, çok az bir affa uğruyorlarmış izlenimi yaratmak için.
Aslında sormak gerekir..
AKP'li ve MHP'li vekiller, oy aldıkları insanların mı, yoksa hırsızların, gaspçıların, sapıkların, deyyusların temsilcileri mi?
Bu vekiller, ve parti yönetimleri, ahlaksızlığı teşvik ettikleri ve azmettirdikleri için suçludurlar.
**
Sadece zorba değiller..
Sadece halk iradesini gasp etmiyorlar..
Yalnızca halkın parasını 'milletin a.koyacağız' diyenlere peşkeş çekmediler..
Sadece ‘oğlum paraları sıfırla’ demediler..
Tokat yemedikçe şımaran, daha da küstahlaşan bu şakiler, şimdi de ahlaksızlığı, namussuzluğu azmettirip toplumu çürütmeye, içerden çökertmeye koyuldular.
Bu nedenle bu iktidarı, ibretlik olarak, asari atikalar müzesine intikal ettirmek için her alanda, her coğrafyada, her evde uğraş vermek artık bir insanlık görevi haline gelmiştir.
Üstelik, bu iktidarın fezlekesindeki suçlar saymakla bitmez. İnfaz yasası ile ortaya koyduğu anayasadaki eşitlik ilkesini çiğneyerek muhalifleri ölüme sürüklemesi, kadına yönelik şiddeti azmettirmesi de son değil.
Bir siyasi iktidar insanlığın topyekün olarak karşı karşıya bulunduğu bir felaket karşısında bile ayrımcılık yapıyorsa, rant peşinde koşuyorsa,böyle bir iktidarın insanlığın ortak değerleriyle, vicdanla alakası kalmadı demektir. Cumhurbaşkanı sıfatı taşıyan bir partinin genel başkanı, yerel yönetimlerin halk için yardım kampanyalarını yasalara aykırı olarak engelleyip kendisi yardım kampanyası başlatıyorsa.. Ve cumhurbaşkanlığı forsunu kullanarak, kendi imzasıyla kolonya ve maske dağıtıyorsa.. Bu düpedüz siyasi propagandadır ve propaganda olduğu için de, virüs salgını karşısında insanların hayatta kalma kaygısını istismar etmektir. Bir yandan başlattığı kampanyaya 7 maaşını bağışlıyor, öte yandan cumhurbaşkanlığı bütçesinden kolonya-maske dağıtıyor..
Bu, tek adam diktatörlüğünün, saraydan bütün ülkeye ahlaksızlık, ikiyüzlülük virüsü saçması demektir.
Bu iktidara karşı direniş anayasal bir haktır ve meşrudur. Ait olduğu yere, tarihin çöplüğüne gönderilmesi yaşamsal olduğu kadar artık ahlaki bir sorundur.
Fezlekesini yazmanın zamanı çoktan geçti bile..
Yazarın Dİğer Yazıları
Yeni-Osmanlı Galaksi İmparatorluğu:)
13 Şubat 2021Demokrasi Manifestosu, Geçici Hükümet’le Erdoğan’sız seçim!
11 Aralık 2020Seçimler Amerikan toplumundaki yarılmayı açığa çıkardı
11 Kasım 2020Egemen paradigmanın içindeki ‘Muhalefet’
3 Eylül 2020Devletin emperyalist siyaseti, faşizm ve Kürt sorunu
8 Temmuz 2020Dayanışma
21 Mayıs 2020Cumhuriyeti mi, tasfiyesini mi kutluyorsunuz!
31 Ekim 2019Marksist Devrimci olarak Mihri Belli
16 Ağustos 2019Cumhur ittifakı değil Cürüm ittifakı
13 Mayıs 2019İkili kriz: hem iktidar hem muhalefet
27 Şubat 2019Diktatörlüğün Sonbaharı
24 Haziran 2018Türkiye yol Ayrımında
2 Mayıs 2018HDP Kongresi..
11 Şubat 2018CHP kurultayı, faşizm ve savaş
6 Şubat 2018RTE olsa olsa Herkül’üyle henüz karşılaşmayan Cacus olabilir
23 Aralık 2017Ecevit ve Kılıçdaroğlu
15 Haziran 2017Son darbe
17 Nisan 2017Distopya*: Evet çıkarsa ne olocak?
12 Nisan 2017Ey Fravun'a iman edenler!
25 Aralık 2016Efendisiz-vesayetsiz-demokratik cumhuriyet için Kurucu Meclis
10 Ağustos 2016'Uzun Bıçaklar Gecesi' ve İç savaş provası
18 Temmuz 201614 Haziran 2016
Diktatörlüğe karşı Halk Devrimi
25 Nisan 2016'Devrim ve karşı-devrim'
18 Ocak 2016Nuray Mert ve ‘Faydalı salaklık’
11 Ocak 2016'Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı’
31 Ekim 2015Bir de kalkmış herkesi 'sağduyulu olmaya davet' ediyor..
10 Ekim 2015Asıl Şerefsizler kimlerdir, halka, devrimcilere ve demokratlara karşı nasıl savaşırlar
9 Ağustos 2015’Ağlamak Bazı acılarda yetmez Bazı ölümlere’
23 Temmuz 2015Dilipak: Cinsel olarak tahrik ediliyoruz / Eşcinselliği Osmanlıyı geri getirmek isteyenler kışkırtıyor
4 Temmuz 2015Kendi tanrısına bile ihanet eden adam..
6 Haziran 2015AKP Faşizmi, ant-faşist cephe, HDP, BHH ve CHP
5 Ocak 2015Erdoğan ve AKP, Zaman Gazetesi ve Samanyolu Televizyonuna el koyacak..
15 Aralık 2014Ya Kobane ya barbarlık!
14 Ekim 2014Gezi İsyanı Türkiye'nin 1905'idir
25 Temmuz 2014CHP’nin BOP’un resterasyonuyla uyumlu stratejisi
26 Haziran 2014'Yeni Türkiye' Soma madeninin altında kaldı..
2 Haziran 2014BDP/HDP Cumhurbaşkanlığı seçimi Için ne diyor?
6 Nisan 2014En uzun gün ve olasılıklar
30 Mart 2014HDP, CHP'nin oylarını mı bölüyor?
27 Mart 2014İsyanın adı Berkin-
12 Mart 2014'Paralel devletler', koku-tutulması ve devrimci kopuş
19 Ocak 2014Devlet ikiye mi bölündü yani?
17 Aralık 2013Marksist Devrimci olarak Mihri Belli
15 Aralık 2013Erdoğan-Barzani ittifakı: 'İslam' kardeşliği
17 Kasım 2013Cumhurbaşkanı ve başbakanıyla devletin linç girişimi!!
7 Eylül 2013'Kimyalı' mı 'Kimyasız' mı?
30 Ağustos 2013Başka coğrafyanın çocukları: Rojavalı çocuklar
6 Ağustos 2013Muhalefet, Direnişin açtığı yoldan yürümeli, anayasa görüşmelerinden çekilmelidir
16 Temmuz 2013Yanıyor insanlık hâlâ!
1 Temmuz 201325 Haziran 2013
Belli ki, geldiğiniz gibi gitmeyeceksiniz!
15 Haziran 2013'Bir kaç çapulcu' kim?
2 Haziran 2013İlle de Roboski!!!
6 Ocak 2013'Eğitimin paradigmasını değiştiriyoruz' demek, laikliğin tasfiye ilanıdır
3 Aralık 2012Cumartesi.. Cumartesi..
25 Kasım 2012Ruhu alçalan toplum
29 Ekim 2012Tezkere provokasyonu
4 Ekim 2012Alçaklığın dayanılmaz irtifası..
24 Ağustos 2012Aygün neden kaçırıldı?
13 Ağustos 2012Savaş kışkırtıcılığı suçtur!
23 Temmuz 2012CHP Kurultayı ve Devrimci Cumhuriyet
16 Temmuz 2012Mızrağın ucundaki 'Islam' ve biyopolitiği
12 Haziran 2012'Ceddin deden, neslin baban..'
19 Mayıs 2012Post-modern darbeden postmodern faşizme -Faşizm yargılıyor
17 Nisan 2012Post-modern darbeden postmodern faşizme
16 Nisan 2012Bu başbakan kimin başbakanı?
14 Mart 2012Devlet iktidarının yeniden paylaşım savaşı
14 Şubat 2012Dersim, CHP ve Faşizm
29 Aralık 2011Kürt sorununda 'Osmanlı'da oyun çok'
27 Ekim 2011Adını siz koyun..!
8 Ekim 2011“Laiklik kesinlikle ateizm değildir” Öylemi?
27 Eylül 201190’nında devrimci delikanlı*
18 Ağustos 2011Yanıyor insanlık hala!
3 Temmuz 2011Türkiye Dönüm Noktasında
31 Mayıs 2011